Sivas Türk Eğitim Sen Başkanı Nuri Eryıldız eğitim öğretim yılının sonu nedeniyle basın açıklaması yaptı Eryıldız ”

9 Haziran 2017 Cuma günü bir eğitim öğretim yılını daha sonlandırdık. Buradan öğrencilerimize ve öğretmenlerimize iyi tatiller diliyorum.
Üzülerek ifade ediyorum ki bu eğitim öğretim yılını da, eğitim ve eğitimciler adına çözülemeyen sorunlarla kapattık.
Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Strateji Belgesi Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi.
Burada 1. amaç yüksek nitelikli, iyi yetişmiş ve mesleğe uygun öğretmen istihdamıymış. 2. amaç kişisel ve mesleki gelişimi sürekli kılmak. 3. amaç, mesleğe yönelik algıyı iyileştirmek ve mesleğin statüsünü güçlendirmekmiş.
MEB öğretmenlere yönelik performans değerlendirmesi yapacak, 4 yılda bir bütün öğretmenleri sınava alarak bu hedefleri gerçekleştirecekmiş. Öğretmenlerden önce MEB kendi performansını değerlendirmelidir. MEB uygulamaları ile öğretmenleri ve eğitimi sürekli huzursuzluğun içine itmektedir. Süslü söylem ve amaçlarla öğretmenin huzuru ve itibarı bu güne kadar artmış değildir.
Öğretmene performans değerlendirmesiyle niteliği artırmayı, mesleki gelişimi sürekli kılmayı iddia etmek dahi akıl ve izanla izah edilemez.
Siz kalite ve verimliliği artırmak mı istiyorsunuz? O halde önce huzuru sağlayın, ayrımcılığı ortadan kaldırın, hukuk kararlarını uygulayın, öğretmenin itibarını artırmak için tedbir alın.
12 Haziran 2017 Pazartesi günü MEB Müsteşarı Yusuf TEKİN’ in yaptığı açıklamalar adeta itiraf niteliğindedir. Sayın Müsteşar açıklamasında, ” sendikal ve siyasi ayrımcılığa müsaade etmiyoruz biz olduğumuz sürece olmayacak “ifadelerini kullanıyor ve aile havası oluşturma niyetlerinden bahsediyor. Sayın Müsteşarın bu ifadeleri MEB da yapılan ayrımcılığın, kayırmacılığın ve huzursuzluğun itirafı ve kabulüdür.
Sayın Müsteşar,
Sendikal ve siyasi ayrımcılık yapmadığınız için mi;?
Eğitim kurumları yöneticiliklerini sözde bir sendikaya teslim ettiniz?
Bakanlığı, Milli Eğitim Müdürlüklerini, okulları bu sözde sendikanın arenası haline getirdiniz.
Sayın Müsteşar, sendikal ve siyasi ayrımcılığı yaşayan bizleriz. Gönül isterdi ki bu ayrımcılığı yapmayıp ortadan kaldırsaydınız da, bunu eğitimciler olarak bizler söyleyip hakkınızı teslim etseydik.
Sayın Müsteşar, uygulamalarınız sendika ve siyasi ayrımcılığın çok daha ötesinde, eğitimcileri ve toplumu bölmüş kutuplaştırmıştır. Ötekileştirme, kutuplaştırma yaşattığınız ya da destekleyerek şımarttığınız eğitimcilerle mi başarıyı sağlayacaksınız?
Eğitimde başarı sağlamanın yolu öyle süslü söylemler ve yaptıklarınızı kapatma çabası ile olmuyor. MEB başarıyı sağlamak istiyorsa, önce huzuru, barışı ve adaleti sağlamalıdır.
Bakanlığın uyguladığı ve kapatmaya çalıştığı bu yandaş anlayış çok daha basit tavırlarla il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerine yansımaktadır. Milli Eğitim müdürlükleri sadece ayrıştırma, ötekileştirme zihniyeti ile kalmamış, sözde sendikanın kendi arasında menfaat çatışması alanı olmuştur. Milli Eğitim Müdürlüğünde ve okullarda görev yapanlar kendi aralarında birinin adamı olmak durumunda kalmışlardır.
Çok açık şekilde ifade ediyorum ki, bu çok başlı, ötekileştiren, ayrıştıran anlayışla eğitimin yönetilmesi mümkün değildir. Okullarını yönetemeyen kimi idareciler, Milli Eğitimdeki kimi yöneticiler tarafından korumaya alınmıştır. Asli görevlerini yapmayanlar guruplaşma anlayışı ile adamcılık oynamaktadırlar.
İl içi sıraların çalıştırılmaması sorunu bir an önce ortadan kaldırılmalıdır. MEB il içi sıraların çalıştırılmamasının büyük hak kayıplarına yol açtığını görmeli ve bundan vazgeçmelidir. Sıraların çalıştırılmaması yine eğitimin teslim edildiği yapıya “size görevlendirme yaptırırız ” vaadi ile üye toplama imkanı sağlamaktadır.
Yönetici görevlendirmeleri de dahil adalete tahammül edemeyen bakanlık yönetici görevlendirmeleri ve öğretmen atamasında mülakatta ısrar etmektedir. Yine bir yönetici görevlendirme döneminde sözde sendikaya ait ait gurupların listelerinin havada uçuştuğu bilgileri doğru mudur?
Milli Eğitim Müdürlüğü mülakat sınavına gireceklerin puanları listesini yayınlamayarak neyi amaçlamaktadır. Bundan önceki idareci görevlendirmelerinin okulları ne hale getirdiği çok açık ortadadır.
Sözde sendikaya üye toplayarak müdürlük vaadi alanların durumları tarafımızdan takip edilmektedir. Daha şimdiden bu seviyesiz anlayışla okul yönettiğini zanneden kişilerin okul müdürü yapılması halinde hangi seviyesiz tavırlar içerisine gireceği çok açıktır.
Millet olarak yaşadığımız fetö badiresinden ders çıkarılmalı, eğitim kimi STK görünümlü yapılara teslim edilmemelidir. Vakıf, dernek, STK görünümlü kimi yapılar eğitimi adeta işgal etmiş durumdadır.
MEB bu anlayışla eğitimi yönetemeyeceğini anlamalı ve bu tavrından bir an önce vazgeçmelidir.”dedi.