Konuyla ilgili olarak Prof. Başara: “Edebiyatımızda ‘Satranç’ denen bir şiir türü var. Bu şiir türünün ilk örneği Yavuz Sultan Selim’ e atfedilen ve “Sanma şâhım herkesi sen sâdıkâne yâr olur” mısrasıyla başlayan şiirdir. Bu şiir Rüştü Eriç, Bekir Sıtkı Sezgin, Ali Şenozan gibi üstatlar tarafından bilindik biçimlerde bestelenmiştir.
Halk Müziğimizde ise özellikle Kastamonu yöresinde ‘Satranç’ adıyla çok ilginç örnekler var. Bu türküler âdeta “Tatyan” gibi bir özelliğe sahip ve birbirlerinden bir-iki nota hariç aynı ezgiyle söylenerek günümüze gelmiş. Satranç adını ise “edebî formdan” almış.
Benim bestelediğim Tokatlı Nuri’nin şiiri Vezn-i Aher’dir. Çalışmamda yukarda bahsettiğim biçimlerden farklı olarak, şiirde tekrar edilen sözleri aynı müzikle bestelemek yoluna gittim ve şiirin özelliğinden kaynaklanan şöyle bir müziksel yapı ortaya çıktı:
A B C D
B C D E
C D E F
D E F G
Müziğimizde örneği olmayan bu yeni forma, Sayın Prof. Dr. Mehmet Arslan hocamızın önerisiyle ‘Satranç’ adını uygun gördük.” dedi.