Antalya escort Antalya escort bayan Antalya bayan escort

Aytun Çıray"İyi Parti olarak Suriye'ye ve Irak'a Asker gönderilmesine dair tezkereye evet diyoruz" - MySivas.Com Sivas HaberleriMySivas.Com Sivas Haberleri

20 Nisan 2024 - 08:40

Aytun Çıray”İyi Parti olarak Suriye’ye ve Irak’a Asker gönderilmesine dair tezkereye evet diyoruz”

Son Güncelleme :

09 Ekim 2019 - 13:09

Aytun Çıray”İyi Parti olarak Suriye’ye ve Irak’a Asker gönderilmesine dair tezkereye evet diyoruz”

Bugün, Cumhurbaşkanlığının Anayasamızın 92. Maddesi uyarınca yüce Meclisten talep ettiği bir izne dair tezkereyi görüşmek üzere toplanmış bulunuyoruz.

2014’te bizden bu izin tezkeresini karara bağlamamızı isteyen en yüksek yürütme kurumu Başbakanlıktı. 

2018 Ekiminde artık rejim değişti.

Sonuçta izin tezkeresi önümüze Başbakanlık değil Cumhurbaşkanlığı tezkeresi olarak gelmeye başladı.

Meclisimiz bir kere daha kendi yetkisi dahilinde olan izni.

artık en yüksek yürütme organı konumuna gelmiş olan cumhurbaşkanlığına verdi.

İşte bugün Cumhurbaşkanlığının bu iznin bir kere daha bir yıllığına uzatılmasına dair izin tezkeresini görüşmek üzere toplanmış bulunuyoruz.

TEZKEREYİ MSB VE TSK’YA EMANET EDİYORUZ

Hemen belirteyim ki,

İYİ Parti olarak biz, tıpkı geçen yıl olduğu gibi,

bu yıl da bu izin yetkisini vermekte,

ve bu yetkiyi özellikle TSK ve MSB’nına emanet etmekte hiçbir tereddüt göstermeyeceğiz. 

Bu kararımızda belirleyici olan unsur, hiç şüphesiz,

Türkiye Cumhuriyetinin varoluşuna yönelik tehditlerin gerçekten ciddi boyutlara ulaşmış olması.

EVET DEMEMİZ AKP DIŞ POLİTİKASINI ONAYLADIĞIMIZ ANLAMINA GELMEZ

Yani, en hayati yüksek çıkarlarımız tehlikededir.

Tehdit ve tehlike bu kadar açık ve somutken..

Biz butezkereye hayır demeyi aklımızdan bile geçirmeyiz!

Ancak bu onay, devlete ait bütün kuvvetleri kendi uhdesine almış..Dolayısıyla..                                                                                                                                                                         Derin iç kutuplaşmadan ekonomik krize…                                                                                                        Anayasasızlaşmadan  dışarda karşı karşıya kaldığımız yalnızlaşmaya kadar..                                                      

Devasa  sorunlarda muazzam sorumluluğu bulunan sayın Cumhurbaşkanın…                                                      

Suriye başta olmak üzere bölgede izlediği politikaları tasvip ettiğimiz anlamına gelmez!

Aksine, bu izni gerekli kılan en temel faktör..kof hezeyanlarınız,

yanlış hesaplarınız,

öngörüsüzlüğünüz ,

anlamsız tavizleriniz ile yürüttüğünüz dış politikanın,

evlatlarını şehit veren milletimize daha ağır bedeller ödetmemesi içindir.

Bugün milli çıkarlarımız nedeni ile söylemediklerimiz…

Günü geldiğinde seçim meydanlarında Türk milletine anlatmamız muhalefet görevimizin gereğidir.

İKTİDARIN DIŞ POLİTİKASI SOSYO EKONOMİK KRİZE NEDEN OLDU

Sayın İktidar

Dış politikanızda 2010’dan itibaren kendini belirgin biçimde göstermeye başlayan..

2012’de Şam’da Emevi  Camiinde Cuma namazı kılma hayaliyle somutlaşan radikal sapma olduğunu düşünüyorum. 

Bu radikal sapma…                                                                                                                                                

her geçen gün biraz daha derinleşen ve bizi hiç olmadığı kadar güçsüz düşüren..                           

Cumhuriyet tarihinin en büyük, en komplikesosyo-ekonomik krizini de hazırlamıştır.
İTİBARI SARAY DEĞİL MİLLİ ONURU KORUMAK SAĞLAR

Değerli arkadaşlarım,

manzara, hepimizin yüreklerini kanatıp, içimizi paramparça edecek kadar vahimdir.
Öyle ki, itibardan tasarruf edilmez, sözünü bir motto gibi tekrarlayan iktidar odaklarına haykırmak istiyorum:

“tamam itibardan tasarruf edilmez de, peki sizi itibarlı kılacak olan onurdan, şereften, saygınlıktan tasarruf edilir mi?”

Bu tezkere vesilesiyle milli onurun, ulusal gururun..

gerçek saygınlık ve itibarın saraylar yapmak olmadığını size hatırlatmak istiyorum.

HASAN TAHSİN GİBİ HİSSEDİYORUM

Beyler,

sanırım sözü nereye getirmek istediğim anlaşılmıştır.

Anlamak istemeyenlere,  kalbimin dün akşamdan beri utanç ve acı dolu bir öfkeyle dolup sıkıştığını..

Kendimi 15 Mayıs 1919’unda şehri düşman tarafından işgale uğramış bir İzmirli gibi hissettiğimi söylemeliyim.                                                                                                                                                                          Hasan Tahsin’i ilk kurşunu atmaya hangi duyguların sevk ettiğini artık çok iyi biliyorum.

Bu duyguları  bana ve kalbi Türk Milletinin onuru,

refah  ve barış dolu geleceği için atan tüm vatandaşlarımıza yaşatanları şiddetle kınıyorum.

Sadece 280 karakterle seksen iki milyon insanımız için…                                                                                                     Bu kadar aşağılayıcı,

bu denli haysiyet kırıcı olma becerisini gösteren kimse, elbette Trump’tan başkası olamazdı.

TRUMP İKTİDARI TUZAĞA DÜŞÜRDÜ

Sayın Milletvekilleri,

Trump, dün akşamki tvitiyle Türk Milletini tehdit  etmek ve küçük düşürmekle kalmamıştır.

Cumhurbaşkanında somutlaşan iktidarı da feci ve alçaltıcı bir tuzağın içine çekmiştir.   

ABD’nin silahlı güçlerini TSK’nın operasyon bölgesinden çektiğini ve sayın Erdoğan’ın Kasım ayında Beyaz Saraya davet edildiğini açıklaması tuzağın ilk adımıdır.                                                                                              

İktidar, Trump’ın azledilme tehlikesiyle karşı karşıyayken

Türkiye’nin yanında yer alacağına kendisini inandırmıştır.                                                                                                                                                           Gerçi sürekli aldatıldığını ve kandırıldığını itiraf eden

ve neredeyse tüm başarısızlıklarını bununla izah eden bir zihniyet açısından bu şaşırtıcı değildir.                                                                                                                                    

Ancak beyler  bizi  millet olarak topyekun aşağılayıp tehdit eden dünkü tvit..

‘aldatıldım’ gibi bir mazeretin önünü peşinen kesmektedir.                                                                                                                                     

Bakın Trump, muazzam bir kibrin küstahlığı içinde ne diyor:                                                                                                 “Daha önce söylediğim gibi yine tekrarlıyorum:  

eğer, Türkiye benim eşsiz muhteşem ve eşsiz görüşümün sınırları dışında sayacağım bir şey yaparsa,

Türkiye’nin ekonomisini yok edeceğim ve mahvedeceğim. Bunu daha önce de yaptım”

Trump, daha önce söyledim derken ve yukarıda söylediklerini söylerken nereden cesaret alıyor?

Tabii ki,

Dolar olağanüstü yükselince Rahip Brunson’ın kendisi için gelen özel uçakla apar topar ABD’ye teslim edilmesinden.

Bundan o kadar kibirli keyif alıyordu ki,    

bu yılın başlarında 14 Ocak 2019 tarihinde attığı aynı küstah içerikteki tvitte Türkiye’ye yönelik hezeyan dolu bir tehdit savurmuştu!

TRUMPDAŞLAR NE DİYOR

Hatırlayalım:                                                                                                                                                                                                      

Ne demişti o tvitte Trump?                                                                                                                                                                                   

“Eğer Türkiye PYP/YPG’ye saldırırsa, Türkiye’yi ekonomik yönden mahvederiz.”

Peki iktidar bu küstahlığa nasıl cevap vermişti?                                                                                                                 Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın çok alttan alan bir mesajıyla.                                                                  

Kalın, sanki Trump’ın sanki umurundaymış gibi..

‘Sayın Donald Trump, Türkiye ABD’den, stratejik ortak yükümlülüklerini yerine getirmesini ve bunun terör propagandası ile gölgelenmemesini bekliyor’  demişti.                                                                                                                             

Bu açıklamanın ardından da iktidar ve dün gece savaş naraları atan yandaş tv baykuşları o gün Trumpdaş kesilmişlerdi.                                                                                                                                        

Değerli arkadaşlarım,

Gelmiş geçmiş bütün şehitlerimizin ve gazilerimizin ruhlarını muazzep edecek bir hakaretle karşı karşıyayız.

Bunun başlıca sebebi izlenen sabahtan akşama üç kere değişen AKP’nin zigzaglı dış politikasıdır.

AKP’nin bizi içine soktuğu şu karmaşaya bakın:

Erdoğan, Putin, Ayatullahyanyana.

Putin, Ayatullah, Esad yan yana.

Trump, Putin, Ayatullah, Esad Erdoğan’a karşı.

TRUMP HEM TEHDİT ETTİ HEM SINIR KOYDU:

SADECE IŞİD’DAN BAŞKASINA BULAŞMAK YOK

Sayın Milletvekilleri,

Şimdi lütfen dikkatinizi yoğunlaştırın!

ÇünküTrumpbu kez tehdidine bir de sınırlama da ilave etti.

Ne diyor Trump?

Operasyonda size çizdiğim sınırların dışına çıkmayın!

Terörist temizliğinizi IŞİD’le, yani benim terörist dediklerimle sınırlı tutun.

Sakın ola ki Fırat’ın doğusunda benim silahlandırdığım YPG-SDG’yi hedef almayın!….

Kısaca binlerce kafa kesici selefi IŞİD canisi aileleriyle, çoluk çocuklarıyla sizin belanız olsun!

Bakın dünyanın en güvenilmez siyasetçisine güvenme basiretsizliğiniz hangi sonuçlara yol açtı.

Türkiye’yi nasıl derin bir tehdit coğrafyasına dönüştürdü.

Bu arada değerli arkadaşlar,

bizim bir ordu karakteri kazandırdığımız ÖSO’nun kontrolümüzden çıkma ve IŞİD dahil başka radikal selefi güçlerle bizim verdiğimiz silahları bize doğrultma ihtimalini de sakın ola ki ihmal etmeyelim.

Türk Milletinin bu Yüce Çatısı altında yer alan bütün vekilleri…                                                          

Bu hakarete gereken cevabı, başta Sn Cumhurbaşkanı olmak üzere gerektiği ağırlıkla verebilmeliyiz.                                                                                                      Bu onurlu basireti göstermeliyiz.

BEYAZ SARAY DAVETİ GERİ ÇEVRİLMELİDİR

SnCumhurbaşkanı..

ilk iş Trump’ın Beyaz Saray davetini geri çevirmelidir.

İncirlik’in kapatılıp askeri anlaşmaların askıya alınması ciddi bir şekilde düşünülmelidir.                                         

Yolcu uçağı alımlarından vaz geçmelidir.

Ve bütün bu adımlar atılmadan önce yurtta sulhu sağlamalı…

muhalefete karşı yürüttüğügerilim dilini derhal terk etmelidir.

Ancak;

bu adımların başarısı…                                                                                                                                            

Türkiye’nin Suriye’de takip ettiği hatalı politikalardan tümüyle vazgeçmesine bağlıdır.

Değerli arkadaşlar,                                                                                                                                                                  

Türk Milletine ve Türkiye’ye yönelik bu korkunç aşağılamanın muhataplarına verilecek en etkili cevap..                                                                                                                                                                                                       Dış politikada iktidarınızın -eğer yerinde duruyorsa- çıktığımız güvenli limana geri dönmesidir.

SURİYE POLİTİKASI A’DAN Z’YE YENİLENMELİ

Bunun için Suriye politikasını A’dan Z’ye yenilemeli…

Ve…                                                       

Yurtta sulh cihanda sulh ilkesini kayıtsız koşulsuz hayata geçirmelisiniz.

Radikal ideolojik bagajlarınıza rağmen

bunu başardığınız takdirde…                                                                     Kendinizle birlikte ülkemizi ve milletimizi çok daha büyük acılar çekmekten kurtaracaksınız.                              

Bunları yapmazsanız eğer…

Türk Milleti tarafından zaten bir dönem daha iktidarla ödüllendirilmeyeceğiniz gibi…

Her kadim millet gibi Türk Milletinin de yıkım anlarında…                                                                                             

Hiçbir gücün karşı koyamayacağı bir hınçla…                                                                                                                   

Öfkesini felaketinden sorumlu tuttukları üzerine bir gazap gibi yağdırmasıdır.                                                             

Böylesine büyük bir kolektif öfke patlamasını hiç kimse için istemeyiz.

Çünkü bunun  sonuçları beklenen İstanbul depreminden çok daha kötü olur.                                      

Karşı karşıya kaldığımız sosyo-ekonomik krizin içinden bağımsızlığımızı ve geleceğimizi..

Yani bazılarının pek sevdiği ikilemeyle

istiklalimizi ve istikbalimizi koruyarak çıkılmasını çok zorlaştırır.

İmkansızlaştırır demiyorum;                                                                                                                                         

çünkü Türk Milleti tam yüz yıl önce savaşlarla neredeyse yok edilmek üzereyken..                                      

Atatürk liderliğinde bir hayatta ve ayakta kalma mucizesine imza atmıştı.                                      

Büyük kurucu kuşağı sayesinde 2. Dünya Savaşına girmemiş..

Bugünkü kuşakları var edecek taze sürgünler bu sayede yeşermişti.                                                                         

Olmasaydın olmazdık mottosunun özü budur,

nankörlüğün mahkum edildiği bir vefa ifadesidir.                                   

Bizi bunları söylerken neden söylüyoruz?

Sadece ve sadece Türk Milleti için haysiyetli, müreffeh ve umut dolu bir geleceğin yollarını nasıl açmak için söylüyoruz.

HAYALİ PROJELERİ BIRAK ORTAK BÜYÜK PROJELERE BAK

Değerli Arkadaşlarım,

bunları tam bir açık kalplilikle birkaç madde halinde Türk Milletinin Yüce Çatısı altında paylaşmak istiyorum.

  1. Suriye’nin egemenliğine,

dolayısıyla toprak bütünlüğüne kelimenin tam anlamıyla saygı göstermek.

Suriye’deki iktidar gücüyle,

her türlü hamaseti bırakarak herhangi bir ön şart öne sürmeden diyaloga geçmelisiniz.

Bunun için Putin’den kolaylaştırıcı bir rol üstlenmesini isteyebilirsiniz.
2. Suriye’deki rejimin Suriye’nin tamamındaki egemenliğini tanırken,

bu çerçevede rejimin egemenliğini koruduğu ve yeniden tesis ettiği bölgeleri ekonomik ve sosyal olarak yeniden ayağa kaldıracak gerçekçi ortak projeler ortaya koymalıyız.                                                    

Topraklarımızdaki beş milyon Suriyelinin çok önemli bir bölümünün bir ile beş yıl arasındaki bir süre içinde ülkelerine dönmelerini sağlayacak olan da bu tür projelerdir.

3.Bu çerçevede mevcut şartlarda bizim ekonomik bakımdan tam bir çöküşe sürükleyecek hayalci,

sözde projelerden derhal vazgeçmemiz gerekir.                                                                                                              

30 kilometre derinliğinden birkaç yüz kilometre uzunluğunda güvenlik koridorlarında entegre yerleşim birimleri oluşturmak imkansız ham hayallerdir.                                                                                                         

Hesaba kitaba sığmayacak bu maliyetli projenin…                                                                                          

Uluslararası hukuk açısından da çok sorunludur…

4. Bu nedenle, Suriye’nin egemenliğinde gedik açacak,

bir tür ilhak ve işgal gibi sunulmaya  müsait   her türlü girişimden kaçınmalı,

böyle sunulabilecek adımlarımızı geri almalıyız.

5. Suriye’de egemenlik vehmettiğimiz şeklinde yorumlanabilecek politikalardan vazgeçmemiz,

Türk Silahlı Kuvvetlerimizin milletimizin güvenliğini tehdit eden YPG terör  örgütüne yönelik harekatını engellemez.                                                                                                                                                                      

Nitekim tezkereye evet dememizin en önemli gerekçelerinden biri

süper güçlerin iç bütünlüğümüze ve huzurumuzu bozmak için kullandıkları bu örgütleri etkisizleştirmektir.

CENEVRE KONFERANSINA DİKKAT!

6.Bu arada hep aklımızda bulundurmamız gereken bir ihtimal, ileride düzenlenecek bir Cenevre Konferansında Kuzey Suriye’de Kürt oluşumunu ABD’nin tekeline bırakmak istemeyecek olan Rusya’nın Esat’ı da kullanarak bu oluşumu açık-örtülü  desteklerle güçlendirmeye çalışmasıdır. Türkiye için bu çok tehlikeli bir senaryodur ve sınır ötesi harekatımızın en rasyonel gerekçelerinden birisini teşkil etmektedir.

7. İktidar, Türkiye’yi Trump gibilerin ekonomik tehditlerine açık hale getiren yanlış ekonomik politikalarını hemen bırakmalı ve değiştirmelidir.                                                                                                        Hazine açığının yıllık yüzde 58 arttığı bir ülkenin işi dış politikada çok zordur.                                                         

İşte bizi Trump adlı küstahın tehditlerine açık kılan temel faktör bu tablodur.                                                                

Bu tablodan acilen çıkmamız gerekiyor.                                                                                                                        

Bunun yolu muhalefetin de işbirliğiyle gerçekçi bir ekonomik güçlenme programını derhal hayata geçirmektir.

8. Sayın Cumhurbaşkanı ve destekleyicileri mevcut rejimin sürdürülemez olduğunu kabule etmelidirler.                                                                                                                                                                        

Bunun için 2023 genel seçimleriyle yürürlüğe girecek güçlendirilmiş bir parlamenter sistemin anayasasını ortak mutabakatla Mecliste oluşturabiliriz.

Sayın Cumhurbaşkanı yeni anayasaya uygun seçilme kriterlerini sağladığı takdirde

tarafsız cumhurbaşkanı olma şansını da yakalayabilir.

BİRİNCİL SORUMLULUK CUMHURBAŞKANI’NIN

Değerli Arkadaşlarım,

Parlamentodaki bütün partilerin kurucu değerlerin güncel yorumuna dayanacak bir siyasi işbirliğine gitmeleri;                                                                                                                          

Türkiye’yi  ve Türkiye Cumhuriyetini kuran ahaliye Türk Milleti denir tanımındaki anlamıyla

Türk Milletini karşı karşıya bırakıldığı varoluş sorunundan kurtarmaları gerekir.                                                                            

Bunda birincil sorumluluk ise 18 yıllık iktidarı kendisinde sembolleştiği sayın  Cumhurbaşkanındadır.

Bu gerçek zatıalileri tarafından kabul edilip gereği yapıldığı takdirde bütün zorluklar daha kolay aşılacaktır.

Cumhurbaşkanının mevcut durumu basiretle değerlendireceği inancıyla tezkereye evet diyeceğimizi bir kere daha deklare ediyorum.”dedi.    

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.