Cumhuriyet Halk Partisi Sivas İl Başkanlığı’nda basın mensuplarıyla bir araya gelen CHP İl Başkanı Yılmaz Coşkun, yaptığı basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi; “Öncelikle, 2022 yılının ülkemize ve dünyamıza sağlık, Barış ve huzur getirmesini temenni ediyorum.  Yeni yılın ilk günlerinde hem 2021 yılında Sivas’ta ve ülkemizde yaşanan sorunlar hem de yıllardan beri süregelen birtakım problemleri sizlerle paylaşmak istiyorum. İlk olarak sağlıktan başlamak istiyorum.  2020 yılından bu yana tüm dünyayı etkileyen kovid-19 pandemisi tüm sektörleri olumsuz yönde etkilemeye devam ediyor.  Pandemiden ve sağlıkta yaşanan sorunlardan bahsederken sağlık çalışanlarımız için ayrı bir parantez açmak istiyorum. Sağlık çalışanlarımıza “sizin hakkını ödeyemeyiz“ dedik ve maalesef iktidar gerçekten sağlık çalışanlarımızın hakkını ödemedi. Pandemi, her geçen gün yeni varyantlar ile artarak devam ediyor. Vaka sayıları yeniden 70 bin seviyelerine tırmanmış durumda. 2 yıla yakın süredir tüm sağlık çalışanları var gücü ile olağanüstü bir mücadele veriyor. Bu mücadele içerisinde birçok hekim ve sağlık çalışanımız hayatını kaybetti. Buradan bir kez daha hayatını kaybeden sağlık çalışanlarımızı saygıyla anıyorum. Bu zor süreçte fedakarca emek veren doktorundan 112 ekibine, teknik personelinden sağlık çalışanına, güvenlik görevlisine kadar tüm çalışanlara gereken destek verilmeli.  Sivas’ta sağlık alanında yaşadığımız sorunlara baktığımızda ise bir kapasite sorunuyla karşı karşıyayız. Şehrimizde daha önce Numune Hastanesi, Eski Üniversite Hastanesi, Demiryolları Hastanesi, Kızılay Hastanesi ve Cumhuriyet Üniversite Hastanesi mevcutken bugün sadece Devlet Hastanesi, Cumhuriyet Üniversite Hastanesi ile sınırlı hale gelmiş durumdayız. Buralarda da yetersiz doktor ve personel sıkıntısı yüzünden randevu alınamıyor, ameliyatlar yapılamıyor. Birçok ihtisas alanında doktor sorunu yaşanıyor. Sivaslılar, Özel Hastanelere mahkum edilmiş durumda. Türkiye’de sağlıkta reform yaptık diyen iktidar, vatandaşı parası kadar sağlık hizmet alabilecek noktaya getirmiştir ne yazık ki.  Sivas’ta bir diğer önemli sorun ise yaşanan su sıkıntısı…  20 yıldır Sivas’ı yöneten irade içme suyu konusunda yetersiz kalmıştır. Sivas’ın en önemli su havzası 4 Eylül barajını besleyen herhangi bir ırmak veya Akarsu yoktur. Sadece yağmur ve kar suyuna odaklı su tutma imkanı bulunmaktadır. Küresel boyutta yaşanan iklim krizi de hesaba katıldığında planlı önlemler şart olmuştur. Daha önceleri DSİ gündeminde olup da hayata geçirilmeyen projelerden olan Tecer ırmağının suyunun taşınması önemli hale gelmiştir.  Sivas’ın sorunları Bitmiyor.. Sivas için bir diğer konu ise Yüksek Hızlı Tren Hattı’nın durumudur.  İlimizin kanayan yarası haline gelmiş olan Yüksek Hızlı Tren bugüne kadar tam 7 kez ertelendi. En son 4 Eylül 2021 açılacak denilmişti. O tarihte de açılmadı. Şimdi yetkililer 2022 yılını işaret ediyor. Konu ile ilgili TSO bu konuda ciddi bir altyapı çalışması yaptı şehir hazır ama sahipsizlikten dolayı yıllardır Sivas halkı YHT’yi bekliyor. Sivas’a verilen sözler havada kalmaya devam ediyor. YHT de yaşananların bir benzeri teşvik bölgesi hususunda verilen sözlerde de yaşandı.  2019 yılından bu yana Sivas’ın teşvikte hak ettiği noktaya gelmesi bekleniyor. Ama son kararla birlikte dağ fare doğurmuş oldu.  Nuri Demirağ OSB’nin cazibe merkezi haline gelmesi elbette olumlu bir gelişme ancak kesinlikle yeterli değil. Sivas’ın çevresindeki iller yıllardan bu yana daha avantajlı teşvik kategorisinde veya komple cazibe merkezi iken Sivas’ta henüz altyapısı dahi tamamlanmamış Nuri Demirağ OSB’nin cazibe merkezi ilan edilmesi yıllardan beri Sivas’ın ekonomide, üretimde, istihdamda yükünü çeken 1. Organize Sanayi Bölgesi’ne yapılmış bir haksızlıktır. Bu ikilik Sivas’a bir şey kazandırmaz aksine kaybettirir. Sivas’ın tamamının cazibe merkezi kapsamında alınması halinde hem il merkezimize hem de ilçelerimizde bulunan sanayii bölgelerimize ciddi şekilde yatırım yapılacağına ben şahsen inanıyorum.  Nuri Demirağ OSB den bahsederken Nuri Demirağ bölgesinde bulunan Budaklı Tuzluhan, Doğanca, Hasbey, Acıpınar köylerinde 1978 yılında başlayan ve kamulaştırılan araziler, özelleştirme idaresi tarafından toplu olarak satışa çıkarıldı. Kamulaştırma işleminin yapıldığı mal sahiplerine köylülere bilgi verilmeden yangından mal kaçırırcasına bir satış söz konusu. Bu konunun da takipçisi olacağımızı buradan beyan ediyorum.   Değerli basın mensupları, Sivaslı çiftçiler can çekişiyor.  Çiftçilerimiz ağır borç yükü altında ezilmiş durumda. SSK ve BAĞKUR primlerini ödeyemiyor. Girdi maliyetlerinin artması, kuraklık ve pandeminin etkisi zamanında ödenmeyen desteklemelerin de etkisiyle çiftçi bırakın kar etmeyi üretim maliyetini dahi karşılayamıyor.  Çiftçilerimizin sigorta primlerinin devlet tarafından karşılanması ve bankalara olan borçlarının kredi faizlerinin silinmesi, mazot ve gübre desteklemelerinde artış sağlanması gerekiyor. Gübre fiyatlarına son bir yılda yüzde 100’den fazla zam geldi ancak gübre desteği yerinde sayıyor. Bu koşullarda hangi çiftçi nasıl üretecek? Bu arada Süt üreticilerini de unutmamak lazım. Süt üreticileri desteklenmeli, çiğ sütteki artış tüketici kadar üreticiyi de etkilemiştir. Mazota, yeme, elektriğe gelen zamlar yüzünden girdilerin artması üreticileri hayvanlarını kesmeye itmektedir.  Esnafımız da unutmamak gerekiyor. Esnafımız zor durumda, pandemiden sonra artan maliyetler esnafımızın belini büktü. Asgari ücrete gelen zam ile birlikte SSK-BAĞKUR primleri de arttı. Esnafımıza sıfır faizli kredi ya da düşük faizli krediler açılmalıdır.  Banka kredilerin tutarsızlık devam ediyor. Merkez Bankası politika faizi %19 iken yine %19’dan kullandırılan faizler, Merkez Bankası faizi düşürdüğü halde ineceğine tırmanmaya devam ediyor. Kamu bankaları bireysel müşterilere kredi kullandırmıyor.  Özel bankalarda faizler yüzde 30 bandında. Türk Lirası’nda yaşanan değer kaybı hem halkımızı zor durumda bırakmıştır. İktidarın ekonomide uyguladığı yanlış politikalar zengini daha zengin fakiri daha fakir hale getirmiştir. Merkez Bankası ve kamu bankaları eliyle 20 aralık gecesi yaşanan manipülatif hareketler halkımızı bir gecede daha da yoksullaştırırken, Saray’dan bilgi alan yandaşları zengin etmiştir. Kur korumalı mevduat adı altında bir taraftan yüksek faiz politikası uygulanırken, yüksek döviz kuru nedeniyle enflasyon son 20 yılın en yüksek seviyesine gelmiştir. 2002 öncesi için enkaz edebiyatı yapan iktidar ülkeyi 2002’den daha kötü ekonomik koşullara getirmiştir. Bugün uygulanan ekonomi politikalarından halkımız adına hayırlı bir senaryo beklenmemelidir.   Son olarak zamlar ve dövizdeki tutarsızlık basınımızı da zor durumda bırakmıştır. Yazılı basının maliyetlerini oluşturan kağıt, kalıp ve mürekkebe yapılan zamlar doların son 1 yılda %100 den fazla yükselmesi gazete maliyetlerini de artırmıştır. Basınımıza da gerekli desteklemelerin yapılması gerekmektedir.  Değerli basın mensupları,  Türkiye bu karanlığa mahkum değildir. Ülkemizin içinde bulunduğu durumdan kurtuluşunun tek yolu erken seçimdir. Halkımızın hiç şüphesi olmasın 31 Mart’ta yerel yönetimlerle getirdiğimiz baharı ilk seçimlerde yurdumuzun dört bir tarafına da getireceğiz diyor, hepinize saygılar sunuyorum.”dedi.